26 Ocak 2010 Salı

dipteki sen,dipteki ben.2

bir yolu olmalı.alışabilmenin ve ya unutabilmenin..bir bardak çayda sarhoş olmamalıyım.incecik kağıda sarılmış tütün almamalı aklımı başımdan.pencereden her bakışımda,vücudumdan akan her damlada,şarkının her notasında sen olmamalısın..gecenin geç saatlerinde,dalamadığım her rüyada,sonbaharın sarısında ve ya kışın soğukluğunda işte,herneyse.aslında çok yavaş olmalı.herşey yavaş ilerlemeli.ama ilerlemeli. korkuyorum.diğerleri gibi olmandan.diğerleri gibi sonuçlanmasından.düşlerimin acı vereceğini bilerek onlara tutunmaktan korkuyorum.senin de dediğin gibi.'belki alışmam lazım'. hayır hayır.mutluyum böyle.bir gün gelecek,sen bunları okuyacaksın ve düşüneceksin.iyi ya da kötü.beni düşüneceğin günü bekliyorum.. acı biberli votka'ya..ööze'a.. seçkin ç.. 26.01.10 01.57

14 Ocak 2010 Perşembe

öyle derinden özlüyorum

özlüyorum.

bacaların duman kokusunu,

karda donmayan gözleri,

dostlarla ettiğimiz sohbetleri

yanında bir de ucuz şarabın tadını en çok.

mesela

bisiklete binmeyi,

bayramdaki okul telaşını,

sabahlara kadar yaptığımız

kızak yarışlarını.

benimle bakkala gelen komşu köpeklerini birde.

sonbaharın sonbahar olduğu günleri,

gözüm kapalı koşarak dinlediğim müzikleri,

ağlamayı becerebildiğim günleri de elbet

üniversite hayallerim olan günleri özlüyorum.

herkesin henüz hayatta olduğu zamanları,

bayramlarda şeker toplamayı,

komşu bahçeden çaldığımız kirazları

hani bir de 'cennet bahçesi' vardı ya

işte orayı da çok özlüyorum.

onu,bunu değilde

hani en soğukta bile buluştuğumuz bi park vardı ya

hani sen gizli gizli gelirdin

ben uzun uzun beklerdim.

henüz ayrılıklar yokken hani.

işte o zamanları

öyle derinden özlüyorum.

seçkin çalışkan

14.01.2010

04.01