31 Aralık 2016 Cumartesi

Güvenli Mod.

Son yazımın üzerinden 5 yıl geçmiş. Sanırım her yazdığımda bu süre daha da uzamış olacak. Ne acı.  Duygularımızı dile getirmeyi ne kadar çabuk unuttuk. Ne kadar çabuk unuttuk bize acı veren ama bir o kadar da hoşumuza giden o anları,kadınları, adamları, sokak köşelerini, o parkı ve sokağı. Ne kadar çabuk unuttuk sarhoş olduğumuzda ağladığımız o kaldırımları. Ne değişti ki? Hayatımıza girenler değişti, çıkanlar değişti, dost kavramı değişti, müzikler değişti, mekanlar değişti.
Korumaya almış gibiyim kendimi. "Güvenli mod." Böylece kimse bana zarar veremeyecek, böylece ben kendime zarar vermeyeceğim. Peki yaşamak? Yeni şeyleri denemek, yeni yerleri görmek, yeni insanlarla tanışmak, yeni başlangıçlar yapmak nerde kaldı? Yine düşmek, yeniden ayağa kalkmak. Bunlar neden korkutuyor? Zaman geçtikçe daha mı güçlü oluyoruz dersiniz? Katılmıyorum. Zaman geçtikçe korkak oluyoruz. Duygularımızı kontrol altına almak istiyoruz, davranışlarımızı başkalarına göre ayarlıyoruz. "Norm"lara uyuyoruz. Gelişim görevlerimizi ( kim tanimladiysa artık) yerine getirmeye çalışıyoruz. Getiremiyorsak da bunun ağırlığını hissediyoruz.Güçlü görünmek istiyoruz. Neden?
Her neyse. Yaşıyoruz işte.
Zaman zaman yine yanlışlar yapıyorum. Bu sefer daha ağır yükleri oluyor tabi yanlışların. Bunlardan birini de işte bu yıl bitmeden yaptım. (M.s. Lanet yıl). Şöyle ifade edeyim. "İyi" insan olduğunu düşünmek ister ya her birey ama öyle bir an gelir ki bu iyiliği sorgularsın. Yaşadığım şey, ya da yaptığım şey, içinde bulunduğum bu durum "iyilik" tanımının neresinde? Bu kavram tam olarak ne ve bu kavram hakkındaki düşüncelerim neler? İnsanlar ne zaman "iyi" olmaktan çıkar? "Hiç kimse bile bile kötülük işlemez, kötülük bilginin eksikliğinden gelir" der Sokrates. Bilmediğim şey her ne ise öğrenmek istiyorum.
Kapanışı Tomris Uyar'ın şu sözleriyle yapmak istiyorum:
"kar, bütün pislikleri örtüyor, atılması güç gelen adımları, zorlu girişimleri durduruyor, önlüyor. ama buğdayı kalın örtüsünün altında nasıl besleyip koruyup başak edip fışkırtıyorsa bahar geldiğinde, özümüzdeki savaşkanlığı, atılım gücünü de öyle gözetiyor işte."

31.12.2016
Körfez
Seçkin Ç. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder